Yazı yazmak için bilgisayar ekranıyla bakışırken aslında Yıbaşı ile ilgili yazmayı düşünüyordum .Yılbaşınını nasıl yazacağımı düşünürken bi arkadaşımdan ,Whatsapp’ta açtığımız bir grupta, ilgnc bir mesaj gelince ve bu konuyu cözümledikten sonra bunu yazmak istedim . Bizim meshur Taksicilerimizi.
Ilginc Taksici tipleri var Tükiyede . Ailesine para yetiştirmek için çalışanlar,öylesine çalışanlar,sicileri kötü oldupu için tek çalışabilecekleri işleri olanlar, bazıları gençi,bazıları yaşlı,bazıları kibar,bazıları kıro..Erkekler için genelde sorun olmayan Taksiler biz kızlar için her zamna için tek olarak binmekten çekindiğimiz ulaşımlardır. Dediğim gibi taksicilerin farklı kişilikleri olduğu için önümüze gelen her taksiye binemiyoruz . Ama nedense ben Taksicilerden hiç korkmuyorum .Çünkü onları mutlu eden küçük birşey var…SIGARA!!!
Bilmem bu hareketi ne kadar yaptınız veya gördünüz ama ben ailemden biriyle binince her zaman bu olayla karşılaşıyorum . Mesela gecenlerde bir taksiye binmiştik kuzenimle berbaber adama sıgarayı ikram etti ,tabi ilk almadı ,sonra al al deyince adam oldu melek . Istiyorsanız sizde için ,müziği değiştirmemi istermisiniz (Biraz türkü,çifteteli dinliyorduk yani 5 dakika daha dinleseydik hepimiz o kücücük arabanın içinde halay çekiyor olacaktık),klimalar iyi mi gibi sorular.
Yani benim tavsiyem taksiciler için özel sigara taşımanız .Çünkü bir çok Taksicimiz sigarayı tadınca oluyorlar melek melek.
Geçen hafta ilk 5 Finalistini seçen Litvanya bu haftada geriye kalan 5 finalistini şeçti işte yarıfinali geçen 5 şarkıcı:
Mia
Martynas Kavaliauskas
Monika Linkytė
Ieva Zasimauskaitė
Kristina Radžiukynaitė
Bundan Sonra Griye Yalnızca Bir Yarıfinal Kaldı:
3. Yarıfinalda yarışacak performanslar aşağıdaki gibidir:
Pop Ladies (Marija Šerifović) Molitva, 2007 Monika Linkytė (Zlata Ognevich) Gravity, 2013 Soliaris (Jade Ewan) It’s My Time, 2009 Neringa Šiaudikytė (Dima Bilan) Believe, 2008 Ieva Zasimauskaitė (Lena Meyer-Landrut) Satellite, 2010 Martynas Kavaliauskas (Simon Mathew) All Night Long, 2008 Gintė Sičiūnaitė (Yohanna) Is It True, 2009 Tadas Vilčinskas (Dima Bilan) Never Let You Go, 2006 Mia (Emmelie de Forest) Only Teardrops, 2013 Kristina Radžiukynaitė (Anna Vissi) Everything, 2006
Arnavutluk dün akşam bitmek bilmeyen Festivali i Këngës ile şarkısını seçti gecede Emmeli de Forest da yeraldı. Kazanan ise 69 puan ile Zemerimi Nje Nate Şarkısı ile Hericane Matmuja oldu.
Ukrayna’dan sonra sıra Arnavutluk’ta 3 aşamada şarkısını belirleyecek olan Arnavutluk da aynı Ukrayna gibi çok uzak bir geçmişe dayanmıyor. En iyi başarısını 2012 yılında Suus şarkısı ile Bakü’de yakalamış olan Arnavutluk’un tablosu çok başarılı değil. İlk Defa 2004 yılında Eurovision Şarkı Yarışması’na katılan ilk kez İstanbul’da Sahne almıştır.
Arnavutluğun Yıllara Göre Şarkıları ve Başarıları
2004-Anjeza Shahini – The Image Of You 106 Puan ile 7. olmuştur.
2005-Ledina Çelo – Tomorrow I Go 53 Puan ile 16. olmuştur.
2006-Luiz Ejlli – Zjaar e ftohte Yarı Finali Geçemedi.
2007-Frederik Ndoci – Hear My Plea Yarı Finali Geçemedi.
2008- Olta Boka – Zemrene lame peng 55 Puan İle 17. olmuştur.
2009-Kejsi Tola – Carry Me In Your Dreams 48 Puan ile 17. olmuştur.
2010-Juliana Pasha – It’s All About You 62 Puanile 16.olmuştur.
2011- Aurela Geça – Feel The Passion Yarı Final Uygulamasını geçemedi.
10 Katılımda 6 12 Puan’ını Yunanistana vermiştir en çok puan verdiği ülke Yunanistan’dır. En çok Puan’ı ise Makedonya’dan almıştır. Hiç 12 Puanı yoktur.
O kadar çok görüş var ki Türkvizyon ile ilgili… Bir şey söylesen başka biri kırılıyor onu kırmayayım diyorsun başkası neden fikrinden caydığını soruyor falan. Halbuki caymıyorsun insanlar kırılmasın istiyorsun da onlar seni düşünmüyor. Her neyse işte konumuza dönelim. Çoğumuz “Ne izleyeceğim o şarkı yarışmasını, Eurovisiondan çekildik, resmen eksikliğini çekmeyelim diye bunu dayatıyorlar.” dedik ama dayanamayıp izledik. Geri kalanı da “Türk kültürünü ve Türk kardeşliğini böyle bir yarışmayla taçlandırmak güzel bir fikir.” dedi. Tabii saygım var eyvallah. Hepimiz Türkiye’nin ve kardeş Türkî Cumhuriyetlerin güzel organizasyonlarda bir araya gelerek, dünyaya kardeşliğimizi göstermesini ister. Bu yüzden Türkvizyon’u sevmeyenlere vatan haini muamelesi yapılmasını saçma buluyorum. Sonuçta ülkesiyle herkes gurur duymak ister. Eurovision’u da bu yüzden sevmiyor muyuz zaten? Ancak ben Türkvizyon’u izlediğimde eğer “Helal olsun ya, ne yarışma yapmışız!” diyemiyorsam, bir sorun var demektir. Aslında birkaç sorun… Sen ülkenle gurur duymuyorsan eğer, o yarışmayı izleyince-özellikle de yurtdışından izlenildiğini düşününce- “Allah kahretsin ya noluyor orada?” diye düşünüyorsan eğer, bunda gurur duyacak bir şey var mıdır? Sırf önünde “Türk” yazıyor diye bu işi bir milli mesele hâline getiren, yapılan altyapısız etkinlikleri “Vatan Sağ Olsun” zihniyetiyle destekleyen milliyetçi oluyor da biz olmuyor muyuz yani? Madem milliyetçilik işi, o zaman niçin yarışmanın adı Turkvision? Türkçe mi o?!? Ki madem burda kendi kültürümüzü tanıtacağız, kendi müziğimizi yapacağız, daha özgün bir isim bulamadınız mı yani? “Turkvision” deyince direkt “Eurovision”‘u çağrıştırıyor ki çok normal. Bu bir Türkî Cumhuriyetler şarkı yarışmasıysa Eurovision’a rest çekermiş gibi niye ismi bu kadar yakın seçilmiş? Gerçekten anlayamıyorum. Hani anlıyorum da aslında içime atmaktan artık…
Gelelim yarışmada yaşananlara. Aslında yalan söylemeyeyim başını izlemedim, ve başta çok da kararlıydım izlemeyeceğim diye. Fakat insan duramıyor nasıl bir şey merak ediyor-baştan biliyordum kötü olacağını da işte insan hayal ettiği müddetçe yaşar-ama keşke merak etmeseydim, gerçekten gerek yokmuş yani tam tahmin ettiğim gibiymiş. Sahnenin önü, kameraların açıları-ki beceremediler-, vb birsürü Eurovision esinlenmeleri vardı tabii. Greenroom yapmaya çalışmışlar koltuklar falan. Ama en çok dikkat çeken şey de ses ve görüntü kalitesinin bir fiyasko oluşuydu. Hani Eurovision 2003 izlersin de böyle görüntü hafif bulanıktır ya, öyle bir görüntü vardı yani. Sonuçta bu yarışmayı yurtdışında da takip ediyorlar, biraz özenmeleri gerekmez miydi? Bazı ülkeler performanslarını sergilerken sesin kesilmesi konusunu hiç açmak bile istemiyorum. Yani diyorlar ya “Ülkemiz için önemli, dalga geçmeniz mi gerekiyor?” diye, madem ülkemiz için önemli neden özen gösterilmiyor? O zaman tabii ki eleştirilere açık olunmalıdır.
Sıra şarkılarda sanırım. Şarkı eleştirmekte hiç iyi değilim ki yarışmadaki şarkıların yarısını dinlemedim. Ancak şunu söyleyebilirim ki tek beğendiğim şarkı Türkiye’nindi. Ama umarım kazanmayız. Bunu kötü anlamda söylemiyorum, çünkü eğer kazanırsak, kendi yaptığımız yarışmada kendimiz birinci olacağız ki bu da uzaktan gerçekten saçma gözüküyor. Biraz kendin çal kendin oyna hesabı…
Bir de takıldığım nokta şu oldu, madem tamamıyla halk oylaması istiyor bu TRT, jüri sistemine karşı çıkıyor, peki neden Türkvizyon %100 jüri oyuyla yürüyen bir yarışma? Madem Eurovision’dan çekilirken halkın oyuna bu kadar önem verdi, neden çekilme kararını halkına sormadı? Her zamanki TRT, anlamaya ne zamanım ne gücüm yetiyor yine… Yok yok yine anlıyorum da içime atıyorum.
Evet Türkvizyon yarı finalinin sonundan aktaracaklarım bu kadar, final gecesinden görüşlerimi cumartesi yazacağım. Görüşmek üzere…
Ve final gecesi bitti. Aslında baştan itibaren izlemedim. Çünkü zaten şarkıların çoğunu beğenmedim ve yarı finalde izledim. Gerçekten sadece bu yazıyı yazabilmek için izledim. Herkesin deli gibi beğenip gittiği bu etkinliği sanırım bir ben beğenemiyorum ama eleştirilere de açık olmak lazım sonuçta herkesin kendi görüşü.
N’aparsam yapayım şu etkinliğe özgün gözüyle bakamıyorum ki değil zaten. Siyaseten samimi olmayan bir etlinlik. Şu anki hükûmet TRT’sinin Türk birliğini güçlendirecek bir etkinliği samimiyetle yapmayacağını düşünüyorum. Bu yüzdem kusura bakmayın destekleyenler, siz gerçekten gönülden böyle bir etkinliğe destek veriyor olabilirsiniz ama düzenleyenlerin çok içten olduğunu düşünmüyorum.
Her neyse birçok ülke sahneye çıktı performanslarını sergiledi. Bir tek beğendiğim bizim şarkımız vardı ki bu da beni oldukça korkutuyordu. Sanırım üstte yazmıştım kendi yaptığımız yarışmayı kazanmak fikrinin beni ne kadar korkuttuğunu. Kazakistan ve Belarus çok beğenilen ülkeler arasındaydı. Açıkçası bizim kazanacağımızı düşünüp içten içe Kazakistan temsilcileri kazansın diye dua ediyordum.
Şok edici bir oylama yaşandı. Açıkçası zaten oylama sistemine bütünüyle karşıyım. Üstte de belirttiğim gibi %50’sinden yakındığı jüri oyunun %100’ünü Türkvizyon’a getiren TRT’nin samimiyetine hiçbir zaman inanmıyorum zaten. Kaç üzerinden verildiği belli olmayan bir puanlama sistemi üzerinden bir puanlama yapıldı. Daha sonra da bu total puanlar, ülkelerin çıkış sırasına göre okundu. Hayır bir sonraki ülkenin puanı daha yüksekse bu işin ne heyecanı kaldı ki? Bir anda bütün puanlar açıklanırken biz de şaşkınlık içinde puanlama sisteminin nasıl yürüdüğünü anlamaya çalıştık-ki anladığımızda yarışma bitmişti- tam o sırada hiç beklenmedi bir şey oldu. En büyük favorilerden biri olan Belarusu, Azerbaycan geçerek 1. oldu.
Kısacası Azerbaycan başarısını Türkvizyon’da da istikrarlı olarak sürdürüyor. Umarım sizi sıkmadan, kendi fikirlerim hakkında bilgilendirebilmişimdir. Bu arada arkadaşlarımla Türkvizyon’u izlerken istemsiz olarak güldüğümüz ve günlerce en çok konuştuğumuz videoyu da sizinle paylaşmak istiyorum. Başka bir yazıda görüşmek üzere…
We decided to choose the best Eurovision Song of the Last 4 years We will change the list weekly with new songs. There is one thing you need to do write 2 songs you don’t like as a comment.
Suus (Eurovision 2012 Albania)
When the Music Dies (Eurovision 2012 Azerbaijan)
Korake ti Znam (Eurovision 2012 Bosnia And Herzegovina)
La la love (Eurovision 2012 Cyrus)
Quedete Conmingo (Eurovision 2012 Spain)
Nebo (Eurovision 2012 Croatia)
Never Forget (Eurovision 2012 Iceland)
L’amore e’femmina Out of love (Eurovision 2012 Italy)
Gece gece günlük yazarken ilham aldım ve bunu yazdım ,kendim olmaya başladım galiba :). Bir kaç yazı daha gelecek çünkü asıl Queen Z. kendini buldu! Herşey için teşekkürler….
“Neler için kendimizi kaybediyoruz değil mi ? Bazen o kadar çok kendimzin dışında biri oluyrouz ki bunu zaman geçtikçe belli bir yerde uzaklaşıp kafan boşladığında anlıyorsun. Mesela ben ..
Yani Amerikaya gidişimle beraber sanki kendimi burda bırakmışım ve orda bambaşka biri olmuşum .Bunu daha buraya gelince fark ediyorum . Resmen kendimde değilmişim yani bunu nasıl fark etmedim .Yeni başlangıç yaparacasına kendimi burda bırakmışım .Ben aslında pek iyi biri değilim ,ne yalan söyleyeyim. Aslında kötü de değilim de ,biraz fazla özgüvenim vardır ve sözümü kimseden esirgemem ,herkesle konuşmayı sevmem özel insanları seçmeyi severim ve arkamdan ne konuşulursa konuşulsun veya yüzümde densin bir gıdım salamam .Iyi veya kötü ,çünkü ben hep kendimi nasıl olduğunu bilirim. Ama oraya gitmişim nolmuşum ben .Mütevazileşmişim, susmuşun ,gerkesiz insanların peşinden koşmuşum(hayatımda hiç bir zaman koşmam koştururum) yani ne bilim fikirlerimi söylememişim yalan söylemeyi tercih etmişim yani tamamen ben olmaktan çıkmışım . Ya ben ,kolay kolay pes etmeyen ben, pes edip oturup ağlamaya başlamışım ve arkadaşlarımın dertlerimden başını şişirmişim . Bu sefer dalga geçme tarzında olan dert değil bildiğin oturup dertlenmişim .Belki bu yazdıklarım size ukalalık gibi gelebirlir . Hatta bu ne yazmılş diyebilirsiniz . Hatta canım senin götünü bulutların arasında mı görüyorum diyebilirsiniz (Kendime bu cümleyi o kadar çok yakıştırıyorum ki ,sürekli diyorum . Hatta garip biliyorum ama hoşuma da gidiyor egolu hallerim) . Ama benimde yeni yıla bir kaç dileklerim ve hedeflerim var herkes gibi . Bunlardan biri de kendim gibi olmak .Çünkü kendin olmak insanı hayata mutlu eder.İster pisliğin teki ol ama kendinsen her zaman mutlu olursun .Onun için gözünü kapat ve kendine yeni yıla şu sözü ver ;Kendin olmak !”